Evde, sokakta, ulaşımda kendinizi iyi hissediyorsanız, ancak ofisin eşiğini geçtikten sonra hapşırmaya, öksürmeye veya sulanmaya başlıyorsanız, ofis alerjiniz var demektir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, son birkaç yılda, ofis alerjisi vakaları nedeniyle alerjisi olanların sayısı birkaç kat arttı.
Ofis alerjisi terimi hayatımıza oldukça yakın bir zamanda girmiştir. Bugün, neredeyse her üç ofis çalışanının alerji semptomları var. Ve kendinizi korumak için ofis hijyenine uymalısınız.
Alerjilerin ana suçluları mantar sporlarıdır
Küf mikrosporları ana alerjendir. Sporlarıyla anında çoğalır ve uzayı zehirlerler. Yaşam alanları saksılarda ve klima filtrelerindedir. Bu nedenle, bitkilerle ilgilenmek için zaman ve istek yoksa, onları ofisten çıkarmak daha iyidir. Ya da saksılardaki toprağın küflenmeye başladığını her fark ettiğinizde yeniden çiçek dikmeyi alışkanlık haline getirin. Klimayı da unutmamalısınız. Filtreyi temizlemek için düzenli olarak bir teknisyen çağırın. Ve odayı mümkün olduğunca sık havalandırın.
Tehlikeli toz
Ofis düzenli olarak ıslak temizleniyorsa, bu alerjenden korunduğunuz anlamına gelmez. Sonuçta, onun için gerçek bir mıknatıs, ofis ekipmanı ve gereksiz şeylerdir. Monitörü, klavyeyi, fareyi her gün iş günü başlamadan önce antiseptik mendillerle silmeye çalışın. Gereksiz çöpleri atın, ihtiyacınız olmayan evrakları sürekli arşivleyin ve geri kalanını kapalı dolaplarda saklayın, iş yerinizi düzene sokun.
Yazıcı çalışır durumda
Ofiste en gerekli ve daha az tehlikeli olmayan şey yazıcıdır. Yazıcının çalışması sırasında mikroskobik mürekkep parçacıkları havaya atılır. Deride ve solunum yollarında birikirler. Bundan kaçınmak için yönetimden ayrı, iyi havalandırılan bir fotokopi odası sağlamaları istenmelidir. Bu mümkün değilse, yazıcıyı masaüstünüzden mümkün olduğunca uzağa yerleştirin ve temas ettikten sonra ellerinizi yıkayın ve yüzünüzü silin.
Basit görünen önerileri küçümsemeyin. Hafif bir rahatsızlık ciddi sağlık sorunlarına dönüşebilir ve bu durumda tek başına önlem almak yeterli olmayacaktır.