Profesyonel aktivite, bir kişinin kişiliğini önemli ölçüde etkiler. Çalışmalarında gerekli olan çeşitli niteliklerin gelişimini teşvik eder. Ama öte yandan meslek, psikologların mesleki deformasyon dediği olumsuz bir etkiye sahip olabilir.
Profesyonel deformasyon
Mesleki deformasyon, mesleki faaliyetin etkisi altında meydana gelen kişilik, karakter, değerler, davranış ve diğer niteliklerdeki değişikliklerdir. Çalışmaları diğer insanlarla yakından ilgili olan kişiler, deformasyona en duyarlı olanlardır. Bunlar liderler, yetkililer, psikologlar, öğretmenler, doktorlar, personel uzmanları, yöneticiler, askeri personel vb.
Çoğu zaman, mesleki deformasyon insanlara karşı resmi bir tutum, artan saldırganlık, durumların ve insanların yetersiz algılanması, yaşamın ve ahlaki değerlerin kaybolması ile ifade edilir. Bu tür değişiklikler epizodik olabilir veya istikrarlı bir kişilik özelliği haline gelebilir. Profesyonel bir deformasyon, davranış, konuşma, alışkanlıklar ve hatta bir kişinin görünüşünde kendini gösterir.
Mesleki deformasyon türleri
Mesleki deformasyonun özel durumlarından biri de idari zevktir. Bu durum, gücü için aşırı bir coşku, onunla sarhoş olma ile karakterizedir. Bu deformasyon, görevin kötüye kullanılmasına, idari keyfiliğe ve kişinin konumunun kötüye kullanılmasına yol açar.
Yönetim erozyonu, profesyonel deformasyonun ikinci türüdür. Bu durum, liderlik pozisyonlarının temsilcilerinin doğasında vardır. Lider olarak uzun süreli görev süresi, genellikle bir kişinin etkisiz ve etkisiz kararlar almaya başlamasına yol açar. Bunun nedeni, iktidardan zevk alan liderin sürekli olarak yetkilerini ve toplam kontrolünü genişletmeye çalışması ve onun için işin çıkarlarının arka planda kalmasıdır. Kanıtlanmış liderlik yöntemleri etkisiz hale gelir, ancak kişi onlara bağlı kalmaya devam eder, çünkü yeni yönetim yöntemlerini öğrenememektedir. Bu tür mesleki deformasyonun "tedavisi", yönetimden uzaklaştırma veya başka bir pozisyona transferdir.
Üçüncü tür mesleki deformasyon tükenmişliktir. Meslekte ilgisizlik, fiziksel tükenme, duygusal tükenme, insanlara karşı olumsuz tutum ve kendini olumsuz algılama şeklinde ifade edilir. Duygusal tükenmeye en yatkın olanlar, özerklikten yoksun (örneğin, düşük ücretli kadınlar) ve ayrıca aşırı insan odaklı idealistler, yumuşak, insancıl, fikirlerine takıntılı bireylerdir. Duygusal olarak soğuk insanlar da kendi içlerindeki olumsuz duyguları dizginlemeyi tercih ederek tükenmeye eğilimlidirler. Uzun süreli ve yoğun psiko-duygusal aktivite, ekipte olumsuz bir psikolojik atmosfer ve net bir organizasyon ve iş planlamasının olmaması ile duygusal tükenme gelişme riski artar.